22 Ocak 2018 Pazartesi

Ismini duyunca

~İpek~

"-Telefonun çalıyor bakmayacak mısın?"
"-Gizli numara. Gerçekten lüzumlu birisi olsa neden gizliden arasın?"
"-Belki önemlidir. Bence açmalısın."

Ipek istemeyerek de olsa telefona cevap verdi.

"-Alo ? Efendim ?"

    Gözlerini Hakan'a karşı devirerek ben sana demedim mi lüzumsuzdur bakışı attı.

"-Alo kimsiniz ?"

    Karşı taraftan cevap gelmeyince daha fazla uzatmayıp kapattı ve yemeğine devam etti. Hakan'ın bitmek tükenmek bilmeyen ilgisi ve türlü türlü davetlerine artık daha fazla karşı koyamamış ve akışına bırakmıştı her şeyi.

"-Gördüğün üzere isimsiz hayranlarımdan biriydi arayan" dedi.
"-Olsun en azından kafanda soru işaretine sebep olmadı."

    "Soru işareti." Bu cümle kafasının içinde bir kaç kez yankılandı. Oğuz'u hatırlatmıştı nedense. Acaba arayan Oğuz olabilir miydi ? Bunca zaman sonra neden arasın ki ya da neden gizli numaradan arasın ki ? Bir kaç saniye daldıktan sonra Hakan'ın parmaklarını şıklatması sonucu kendine geldi.

"-Ohooo Ipek hanım nerelere daldınız? Sonsuz aşkınız meşhur fotoğrafçı Oğuz Demirsoy'u sette bilmeyen yok. Acaba o "muhteşem" Oğuz Demirsoy'un özellikleri arasında eski sevgililerini gizli numaradan arayıp taciz etmek gibi sapıklıklar da mı var ?"

    Ipek, Hakan'ın bu denli cesur ve patavatsızca konuşmasından rahatsız olmuştu. Kalbinde bir yerlerde hala Oğuz'a karşı beslediği bir sevgi olduğunu ve yaşadığı sürece de olacağını biliyordu ama O'na karşı bu denli korumacı olacağını sanmıyordu. Hakan'ın Oğuz'a hakaret etmesine izin veremezdi.

"-Oğuz böyle bir şey yapmaz. O benim sesimi duymak isterse her ne olursa olsun en olmadık zamanlarda arayıp beni rahatsız etmeyi tercih edecek kadar açık bir insandır. "Ya da sen öyle sanıyorsun..." Ayrıca diyelim ki öyle, bunun seni ilgilendirdiğini hiç sanmıyorum. Sonuçta ben kendini kanıtlamış yetişkin bir kadınım ve üstesinden gelemeyeceğim şeyler çok az. Lütfen bir daha Oğuz konusunu açma."
"-Tamam sakin ol sadece şaka yapıyordum özür dilerim
"-Özür dileme ama yapma da."


    Yemekten sonra Hakan'ın, kendisini eve bırakmasına izin verdi. Normalde arabası yoksa taksi ile döner, evini bilmesine izin vermezdi ama yıllardır kapatmıştı kendini çevresindekilere. Belki de artık buna bi son vermeliydi. Hem artık öyle kalbi de acımıyordu Oğuz'un bahsi geçtiğinde. Yaşadığı onca acı, gözyaşı, hayal kırıklıkları hepsi geride kalmıştı. Tatlı ama buruk bi gülümseme oluşuyordu suratında sadece Oğuz ismini duyunca. "Ismini duyunca..." 

    Eve varınca annesinin yanına gidip daha üstündekileri çıkarmadan kucağına oturup sarılarak ağlamaya başladı. Hakan'ın yanında güçlü görünmeye çalışması tamamen palavraydı. Oğuz'un adını duyar duymaz mahvolmuştu Ipek. Icini çeke çeke nefessiz kalırcasına ağlıyordu. Annesi bu duruma çok alışık olduğu için nedenini sormadı. Saçlarını okşayarak onu teselli etmeye çalıştı.

"-Ağlama artık güzel kızım. Dünya dönmeye devam ediyor. Daha fazla kendini yıpratma yıllar geçti küçük bebeğim ve sen gerçekten harika bi kadın oldun."

Ipek hıçkırıklar içinde cevapladı:

"-Mükemmel olmak harika olmak falan istemedim ben anne, Onunla olmak istedim, ben Onu senin kadar sevmiştim bana bunu neden yapıyor? Neden bitmiyor anne neden unutamıyorum?"

    Annesinin de gözleri doldu cevap veremedi. En çok buna kızıyordu Ipek. Kendi acısını bi şekilde atlatıyordu ama annesinin üzülmesini, annesinin ağlamasını kaldıramıyor daha çok sinirleniyordu Oğuz'a.

    Duş alıp yatağına girdikten sonra kucağına bilgisayarını alıp biraz işi ile ilgili şeyler yaptıktan sonra Oğuz'un kişisel websitesine girip çektiği fotoğraflara baktı. Çoğunu zaten biliyordu hatta bazılarını beraber çekmişlerdi. Bunlarla oyalanırken telefonuna gelen mesaj sesiyle irkildi.

"Sevgilisi ya da aklında olan herhangi bir kadın yok. Bana da ilgi duyduğunu sanmıyorum çünkü ödül töreni için 2 kişilik davetiyesi olmasına rağmen beni davet etmedi."

Cevap yazdı:

"Iletisimi koparma ve bana da o davetiyeden bulabilir miyiz bunu araştıralım biraz."


Devamı : https://ozaaeen.blogspot.com/2018/02/anlar-var.html