22 Mart 2018 Perşembe

3.22

Seni ilk gördüğümden beri tüm o yıllar boyunca, düşünmediğim tek bir gün geçmedi. Şimdi yine seninleyim ve acı çekiyorum. Yaklaştıkça acım artıyor. Sensiz kalma düşüncesiyle nefes alamıyorum.


1 Mart 2018 Perşembe

Aşkın Şerefine



~Oğuz~


Teninin kokusu hiç mi değişmez bir insanın? Burnunun direği sızlaya sızlaya ayrılmıştı İpek'in odasından o gece. Antalya'da 3 gece daha kaldı İpek şokunu üzerinden atmak için. Çünkü bu halde eve dönerse o evdeki bütün anılar boğacaktı onu. Geçen 3 gün ve İstanbul'a dönüşü sırasında düşündüğü tek şey Ipek'ti. Pürüzsüz, yumuşak teninin bedenine batmasını, sakallarını Onun bacaklarına sürtüp gıdıklamayı, avuçlarının içini koklaya koklaya öpmeyi, hiçbir filmin sonunu getiremeden her defasinda ilk kez yapıyormuş gibi filmi bırakıp sevişmelerini nasıl da özlemişti. Canını orada bırakırcasına istemişti yanına kıvrılıp, sarılarak kokusunu içine çeke çeke uyumayı. Yapamazdı. Yapmamalıydı. Onu bir kez daha yıpratamazdı. O güzel sevilmeyi hakeden biriydi. Kendisinin ise sevmeye hakkı yoktu...

İstanbula'a vardığında hiç oyalanmadan bindiği ilk taksi ile eve yollandı. Kafasını dağıtmaya ihtiyacı olduğunu düşünüp eve gitmekten aynı anda vazgeçti. Ipek'i kafasından çıkarmalıydı. Niye gelmişti ki törene? Ne işi vardı orada? Asla cevap bulamıyordu bunlara.

Telefonunu çıkarıp Efsun'u aradı.

-Efsun, naber nerelerdesin?
-Ooo ödül aldığını haber vermek için mi aradın beni? Tanrım, kendimi çok değerli hissettim.
-Boşver şimdi ödülü. Hadi Beşiktaş'ta buluşup balık yiyelim.
-Anlaştık. Bir saate orada olurum.

Tefonu kapattıktan sonra radyoda çalan şarkıya odaklandı. İpek ile seçtikleri şarkıydı bu. Ne zaman bu şarkıyı duysalar birbirlerini ararlardı sevgiliyken. (https://www.youtube.com/watch?v=alg5f2JdFVk) Taksiciden müziği kapatmasını rica edecekti ama yapmadı. Dinlemeye ihtiyacı vardı çünkü çok özlemişti İpek'i. Sanki hala kokusu burnunda gibiydi. Gözleri doldu. Hayatın kendisine biçtiği kadere küfürler savurdu içinden bağıra bağıra.

Taksicinin sesi ile irkilip inmesi gereken yere geldiğini farketti. Parayı ödeyip küçük çantasını omzuna alarak indi. Ipek ile devamlı gittikleri küçük ve salaş bir meyhane olan Tahta Tabak'a gidip Efsun'a konum attı. Buraya  İpek'ten sonra hiç gelmediğini farketti. Garsonlara falan göz gezdirdi biraz. Hepsi değişmişti ama mekanın sahibi Salih abi duruyordu ve hemen tanıdı Oğuz'u.

-Ohoo delikanlı. Nerelerdesin sen yahu kaç yıl oldu?
-Salih abi vallahi hafızana hayranım nasıl hatırlayabildin?
-Eski kurtlardan kim kaldı evladım, var işte bizim de bazı yetenekleriniz. Ee yalnız mısın? Hanım kızımız da gelecek mi?

İpek'i de hatırlıyor...

-Başka bir hanım kız gelecek be Salih amca, olmadı o iş.
-Olur böyle olur daha gençsin çok kız gelip geçer. Öyleyse ben sana önden bi duble göndereyim, misafirin gelince siparişleri alır çocuklar.
-Eyvallah abi.

Bir süre sonra Eyfun geldi ve siparişleri verip sohbet etmeye başladılar.

-Buraya daha önce gelmiş miydin?
-Okuldan kızlarla 2 kez gelmiştik evet.
-Biz de okuldayken çok gelirdik İpek'le.

Bir anda neden böyle bişey söylediğini düşünüp afalladı.

-İpek?
-Eski sevgilim.
-Hımm şu gramofonu alan mı?
-Evet o.
-Ama çok uzun zaman önceydi, o zamandan beri başka sevgilin olmadi mı senin?

Efsun'a İpek ile ilişkilerinin ne zaman bittiğinden bahsetmediginden çok emindi Oğuz. Nerden biliyordu? Bu kızda normal olmayan birşeyler var diye düşündü ama bozuntuya vermedi ve devam etti:

-Hayır olmadı. Hem fotoğraf olayı yüzünden sürekli dolaşıyor olmamdan hem de kendimi hazır hissedememekten dolayı kimseyi almadım hayatıma. Aslına bakarsan buraya da en son İpek ile gelmiştim. Hatta sadece Ipek'le.
-O zaman şanslıyım çünkü buraya sadece sevdiğin insanları getiriyorsun demektir.

Hiç böyle düşünmemişti Oğuz. Sadece ayakları onu buraya yönlendirmişti. Sahiden bir sürü arkadaşı ile bir sürü mekana girip cıkmış ama buraya sadece İpek ile gelmişti bugüne kadar. Bugün de buraya gelmesinin sebebi İpek'in yıllar sonra karşısına çıkmasından dolayı kafasının darmadağın olmasıydı.

-Ee tören nasıldı?

Oğuz soruya cevap verecekti ama törene dair kafasında dönüp duran görseller sadece İpek'e aitti. Siyah elbisesi ile kalabalığın arasında oturuşu, bir süre sonra kalkıp gitmesi, odaya sarhoş bir şekilde başka bir adamla gelmesi...

-Tören işte ilk kez katılmıyorum, biliyorsun çeşit çeşit bir sürü ödülüm var.
-Oğuz Demirsoy ve harika egosu.

Kahkaha attılar ve yemeklerini yemeye devam ettiler. Oğuz gülüyordu ama her gülmeye başladığında bir virüs gibi İpek geliyordu gözlerinin önüne. Sanki karşısında oturan kadın İpek'ti. Kafasını yana eğip konuşmadan yüzüne bakıyordu sanki.

-O da törendeydi?
-Kim?
-İpek, eski sevgilim.
-Şaka yapıyorsun değil mi? Oğuz bu nasıl bi tesadüf oha çok garip değil mi ya?
-Aslında tesadüf olduğunu sanmıyorum. Bilerek ve isteyerek gelmiş gibiydi.
-Oha siz konuşmuşsunuz.
-Sarhoştu konuştuğumuz zaman. Hatrlayacağını sanmıyorum.
-Ee anlat ne oldu?
-Birşey olduğu yok. Sahneye çıktığımda oturanların arasında gördüm onu. Biraz sonra kalktı ve salondan cıktı. Resepsiyondan odasını öğrenip yanına çıktım ama yoktu. Beklemeye başladım. Sarhoş bir şekilde bir adamla birlikte geldi. Adamı kovup Onu yatağına yatırıp otelden ayrıldım.
-Şuan galiba şok yaşıyorum. Oğuz neden sabahı beklemedin? Konuşurdunuz hatta belki yeniden birlikte bile olabilirdiniz neden gittin?
-Boşver.

Bunları neden anlattığı hakkında hiçbir fikri yoktu. Sadece anlatıp içini boşaltmak istiyordu.

-O zaman aşkın şerefine içelim Oğuz Demirsoy .
-Içelim öyleyse.

Kafaları çakır keyf olana kadar içtiler. Artık her cümlenin sonunda gülmeye başladıklarından belliydi bu. Hesabi ödeyip kalktılar.

-Ben yürüyerek gideceğim eve ayılmak için. Sana bir taksi bulalım şuradan.
-Kendi başımın çaresine bakabilirim Oğuz Demirsoy. Size iyi geceler.

Oğuz biraz ilerledikten sonra bir anlığına dönüp arkasına baktığında Efsun telefonla konuşuyordu. Yine aklından aynı cümle geçti: bu kızda normal olmayan bir şeyler var...

Elleri cebinde evine kadar yürüdü. Temiz hava kafasını yerine getirmişti hemen hemen. Iyi gelmişti Efsun ile yemeğe çıkmak. Düşünceleri dağılmıştı. İpek de 3 gündür arayıp neden onunla konuşmadan öylece bırakıp gittiğinin hesabını sormadığını göre ortada bir sorun yoktu. Rutin fotoğraf hayatına dönebilir ve yeni çekimler için haritadan yer beğenmeye başlayabilirdi.

Eve girdiğinde hala burnuna İpek'in kokusu geliyordu sanki. Salih abinin yerine en son gittiklerinde eve zil zurna sarhoş gelip daha koridordayken sevişmeye başlamışlar ama yatak odasına gidemeden koridorda iki keş gibi sızıp uyuyakalmışlardı. Aklına bu gelince gülümsedi. Yürüyüp salona girip ışıkları yaktığında karşısındaki manzara ile şok olmuştu. İpek salondaki haki koltukta elinde bir kadeh şarap ile oturuyordu. "Galiba hala ayılamadım" diye mırıldandı. İpek masaya bi anahtarlık fırlatarak:

-Kilidi hala değiştirmemişsin. İçer misin?

Şarap kadehini Oğuz'a doğru uzattı. Oğuz uzanıp kadehi aldı. Yasadıgı şok ile dili tutulmuştu. İpek yıllar sonra evdeydi...


Devamı : http://ozaaeen.blogspot.com/2019/10/kullerinden-dogan_2.html