8 Şubat 2018 Perşembe

Gözünü kırpmadan

~İpek~


Uçaktan iner inmez muazzam bir Antalya sıcağı vurdu yüzüne. Asfalt neredeyse erime noktasına gelmiş gibi görünüyordu. Bi an önce otele gidip, biraz sonra nem ve ter yüzünden bedenine yapışacak olan elbisesini çıkarıp soğuk bi duş alma isteği doğdu içine. Çantasını yoklayıp ödül töreninin davetisinin orada olup olmadığına baktı. Davetiye olmadan içeri giremezdi. Efsun'un yoğun çabaları sonucu okul bağlantısı ile çift kişilik bir bilet bulmuşlardı. Tabiki Efsun yoktu. Efsun'un Ipek tarafından Oğuz'un çevresine musallat edildiğini bilmesini ikisi de istemezdi. Oğuz tabiki zeki bir adamdı ama herhangi bir ofsayt vermedikleri sürece bu bağı anlamasına imkan yoktu.

Otele vardığında lobide Oğuz ile karşılaşma olasılığından dolayı güneş gözlüğünü ve hasır şapkasını çıkarmadı. Oğuz onu görememeliydi. En azından şimdilik...

"-Merhaba. Ödül töreni icin geldim. Tek kişilik bir oda istiyorum."
"-Tabiki efendim hemen yardımcı olayım. Kimliğinizi alabilir miyim?"

Görevli çocuk işlemleri yaparken Ipek kaçamak bakışlarla lobiyi süzdü. Çok kalabalık ve hareketliydi. Sürekli birileri girip çıkıyor, insanlar telefonla konusuyor, telaşlı bir şekilde oraya buraya gidiyordu.

"-Buyrun hanımefendi. 7. kat 2. koridor 680 numara."
"-Tesekkür ederim. Şey Oğuz Demirsoy hangi odada kalıyor acaba. Kendisi benim yakınım olur." Desk üzerindeki anahtarı almak için uzanıp gereğinden fazla eğilerek, göğüslerinin çocuğun dikkatini çekmesini sağladı. Çünkü böyle bir bilgiyi vermeyebilirdi görevli. Çocuğun gözlerinin tam da olması gereken yere göğüs çatalına kaydığını görünce kendisini tam bir alfa dişi gibi hissetti ve bacaklarının arası karıncalandı. Seviştiklerinde Oğuz'un bacaklarında bıraktığı morluklar geldi aklına. Nasıl da tutkuluydular ama o piç kurusu terkeden taraf olmuştu...

"-Oğuz bey henüz giriş yapmadı ama rezervasyonu 3. kat 3. koridor 313 numaraya yapılmış."
"-Anladım. Teşekkür ederim."
"-Eğer isterseniz Oğuz bey geldiğinde onu sorduğunuzu kendisine iletebilirim." bu Ipek'in en son isteyeceği şey bile değildi aptal çocuk.
"-Oh yo hayır lütfen böyle bişey yapmayın. Ona sürpriz yapmak istiyorum. Iyi günler."

Odasına varır varmaz tek çırpıda soyunup kendisini soğuk suyun altına attı. Yaz mevsimini çok seviyordu ama bu sevginin bedeli her gün 2-3 kez duş almasını gerektiriyordu. Çok oyalanmadı duşta. Akşam için hazırlanması gerekiyordu. Önce kıyafetini ütüye verecek daha sonra saçlarını yaptırmak için bir kuaför bulacaktı. Keşke başka bir otelde kalsaydım diye düşündü. Burada Oğuz'a görünme riski vardı. Oğuz onu görecekse ya ödül töreninin olduğu esnada kongre salonunda görmeli ya da Oğuz'un sadece görmekle yetinip, onunla konuşamayacağı, iletişim kuramayacağı bir yerde olmalıydı bu.

Giyinip hazırlandıktan sonra kıyafetini alıp otel terzisine bırakmak için cıktı. Kendi katında kontrollü olmasına gerek yoktu ama lobiye indiğinde elbisesini bırakıp otelden çıkana kadar çok dikkatli oldu. Oğuz ortalarda yoktu. Otelin otoparkına göz gezdirdi. Oğuz otomobili ya da motosikleti ile gelmiş olabilirdi ama ikisi de yoktu. Gerçi Oğuz arabasını ya da motosikleti satmış olabilirdi. Efsun'dan bunu öğrenmeyi nasıl düşünememişti diye kızdı kendine. Hızlı adımlarla otelden uzaklaşıp biraz sakinleştikten sonra kendi kendine gülümsedi. Bu tür casusluk işleri hiç tarzı değildi bu yüzden gülüyordu. Bulduğu ilk kuaföre girip saçlarını su dalgası kıvamında perma yaptırdı. Oğuz bunu çok severdi...

Tekrar aynı stresli ve çileli yollardan geçerek elbisesini aldıktan sonra odasına geldi. Yeniden duş aldı ve internetten Oğuz'un sosyal medya hesaplarını stalklamaya başladı. Amacı Oğuz'un check-inlerini kontrol edip gelip gelmediğini öğrenmekti. Sürekli odasının balkonuna çıkıp otele yanaşan araçları ve taksileri kontrol ediyordu. Bir an çok stres yaptığının farkına vardı ve sakinleşmek için yatağa uzandı. Alt üstü Oğuz'u uzaktan da olsa görmek için gelmişti buraya. Ondan nefret ediyordu. Sadece özlemişti. Sadece görmek istiyordu. Aslında içten içe onun da kendisini görmesini istiyordu. Merak ediyordu Oğuz'un tepkisini. Ayrılık sonrası fiziki olarak hiç görüşmemişlerdi ve Oğuz'un nasıl bi tepki vereceğini kestirmek çok zordu. Karnının acıktığını farketti ve başka bir otele gitmediği için kendine bir kez daha lanet okudu. Bu otelin sınırları içinde törenden önce Oğuz'a görülme riski çok yüksekti. Tekrar otelden ayrılıp dışarda bir yerde yemek en güvenlisiydi sanırım. Çünkü Oğuz açlığa hiç dayanamaz ve eğer geldiyse ilk iş olarak yemek için restoran katına çıkardı.

Lobiye inip çıkış kapısına doğru yürüdüğü anda bir taksi yanaştı kapıya. İç güdüsel olarak birden olduğu yere çakıldı İpek. Taksici bagaj için indi önce. Daha sonra arka kapı açıldı ve telefonla konuşarak inen Oğuz'u gördü Ipek. Kalbi yerinden fırlayacak gibi atıyordu. Ellerine baktı, titriyordu. Oğuz saçlarını uzatıp topuz şekilde bağlamış ve sakal bırakmıştı. Üzerinde hakim yaka salaş bir beyaz gömlek ve kot şort vardı. Çok yakışıklı piç kurusu diye içinden sövdü. Tırnakları avuçlarına batınca yumruklarını sıktığını farketti farkında olmadan. Gözleri dolmuştu. Oğuz'un onu terkettiği zaman yaşadıkları geldi aklına. Ne kadar naifti o zamanlar ne kadar muhtaçtı ona. Hemen arkasını dönüp kadınlar tuvaletine doğru gitti hızlı hızlı. Çantasından cep telefonunu çıkarıp sanki telefonla konuşuyormuş gibi lavabo önünde ileri geri volta atmaya başladı. Oğuz kapıdan küçük bir sırt çantası ve bir elinde gamboç ile içeri girdi. Bir kaç kişi önüne geçip onunla tokalaştı ve gülüştüler. Resepsiyona yanaştığında bir bellboy yanına yanaşarak eşyalarını aldı ve asansöre yöneldi ama Oğuz gitmedi. Az önce tokalaştığı adamlardan bazıları ile birlikte lobideki küçük bara yöneldiler. İpek'in oradan öylece geçip otelden çıkmasına imkan yoktu. Oğuz mutlaka onu farkederdi. Zaten kalbi yeterine hızlı çarpıyordu ve böyle bi aksiyona girmek hiç akıllıca değildi. Beklemeye karar verdi çünkü Oğuz mutlaka yemek için restorana gidecekti. Bundan adı kadar emindi. Öyle de oldu. Çok geçmeden kalkıp adamlarla vedalaştı ama Oğuz asansörlere değil doğrudan İpek'in olduğu tarafa geliyordu. Kesin beni farketti ve yanima geliyor diye paniğe kapıldı İpek. Oğuz kafası telefonunda İpek'e doğru yürüyordu. İpek o anda arkasına dönüp kadınlar tuvaletinin yanındaki erkekler tuvaletini gördü. Ahh aptal kafam tabiki de beni görmedi tuvalete gidiyor dedi ve bir hışımla kadınlar tuvaletine daldı ve kapı aralığından Oğuz'u gözlemeye koyuldu. Oğuz bir kaç saniye sonra gelip gecti. Ipek hemen fırlayıp koşar adımlarla otelden cıktı. Kalbi neredeyse ağzında atıyordu. Biraz soluklanıp kendini sakinleştirmeye çalıştı. İştahı tamamen kesilmişti ama mutlaka biseyler yemesi gerekiyordu. Çünkü o da en az Oğuz kadar açlığa dayanamazdı.

Yaşadığı şeylerin etkisi ile ne yediğini çok anlamadan karnını doyurduktan sonra otele döndüğünde törene 1 saatten az kalmıştı. Hemen hazırlanmaya koyuldu. Bu gece için özel olarak aldığı siyah, derin göğüs ve bacak dekoltesi olan salaş elbiseyi giydi üzerine. Sade bir makyaj ve takılardan sonra hazırdı. Otelin her katında kongre salonuna inmek için asansör bekleyen insanlar vardı. Asansörleri kullanmak riski olabilirdi ama Oğuz çoktan salona inmiş ve oradaki davetlilerle lounge'ta birşeyler içiyor olmalı diye düşündü ve asansörlere doğru yürüdü.

Kongre salonu çok büyüktü ve neredeyse tamamı doluydu. Oğuz muhtemelen VIP sırasında olmalıydı. Gözleri ile saçı topuz olan takım elbiseli birini aradı İpek ama bulamadı. Sahneye ortalama uzaklıkta boş bulduğu bir koltuğa oturdu. Oğuz'un ödülü kazanıp sahneye çıkma ihtimaline karşı Ipek'i görebileceği bir konum sayılırdı oturduğu yer.

Bir kaç konuşmacı ve tören prosedürlerinden sonra finalde yarışacak olan fotoğrafçılar ve çektikleri fotoğraflar gösterildi dev ekranda. Oğuz'un fotoğrafları gerçekten iddialıydı ama rakipleri de boş sayılmazdı. Hepsi görüntülenmesi zor şeyleri fotoğraflamışlardı. Oğuz'a göre burada daha öndeydiler ama Oğuz'un fotoğrafları daha tehlikeli şartlar altında çekilmiş gibiydi. Zaten sırf bu tehlike merakı yüzünden vücudunda irili ufaklı bir sürü hayvanın saldırılarından ve düşüp yuvarlanmalarından kalma yaralar vardı. O yaralara özenle pansuman yaptığı zamanları hatırladı...Bu düşüncelerin içinde yüzerken sunucunun kazanan "Oğuz Demirsoy" demesi ve salondan yükselen alkış sesi ile irkildi. Hemen ön sıralara yöneldi gözleri. Oğuz, siyah smokini ile ayağa kalkıp yanındaki bi kaç kişiyle acele ile tokalaşarak koşar adım sahneye doğru yürüdü. Sunucuların da tebriğini kabul ettikten sonra ünlü oyuncu Rutkay Aziz'in elinden ödülünü aldı ve mikrofonun başına geçti.

"-Bu gece üşenmeden kalkıp buralara kadar geldiğiniz için hepinize çok teşekkür ederim. Ben ve fotoğrafçı diğer arkadaşlarım için bunun değeri paha biçilemez demek isterdim ama iyi para veriyorlar kazanana."
Oğuz'un espirisi ile bütün salon kahkaha attı.
"-Şaka bir yana bu kadar fotoğraf sever insanı görmek bizi mutlu edi..."

Ve Ipek'in isteği olmuştu. Görmüştü Oğuz onu. Görür görmez cümlesi yarım kalmıştı. Öylece kıpırdamadan ve gözünü kırpmadan Ipek'e bakıyordu...


Devamı : http://ozaaeen.blogspot.com/2018/02/sevhet-kokan-bir-ten.html


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder